REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP (İİK m.145-153)
1.GENEL BİLGİLER
Rehin maddî hukuk bakımından birtakım özellikleri olan aynî bir teminattır (taşınmaz rehni için TMK 850 vd. ; taşınır rehni için TMK 939 vd). Bu özelliklerine uygun olarak, rehinli alacağın takip edilmesi de birtakım özellikler gösterir. Bu sebeple rehinli alacaklar için ayrı bir takip yolu öngörülmüştür.
!!! Rehinli alacaklar için kural olarak rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurma zorunluluğu (önce rehne başvurma zorunluluğu) (İİK m. 45/I) söz konusudur. Bu kuralın istisnaları İİK m. 45/3 ve m. 45/4’te belirtilmiştir.
Rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip genel haciz yoluyla takibe benzemekle birlikte en büyük fark rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, haciz prosedürün olmamasıdır. Çünkü haczin amacı paraya çevrilecek mal ya da haklara el koymaktır. Oysa rehinde paraya çevrilecek mal ya da hak, takipten önce zaten güvence altına alınmıştır.
Önce Rehne Başvurma Kuralının İstisnaları
1) Sermaye Piyasası Kanunu’nda tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmadan haciz yoluyla takip yapılabilir. (m.45/2)
2) Alacağı kambiyo senedine bağlı alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa dahi, rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan, doğrudan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurabilir. (m.45/3) Yargıtay, alacağın hem kambiyo senedine bağlandığı hem de rehinle temin edildiği durumlarda, her iki takip yoluna başvurulabileceğini, ancak burada sadece tahsilde tekerrürün ortaya çıkmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
3)İpotekle temin edilmiş olan faiz ve yıllık taksit alacakları için de, rehin alacaklısı, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmadan haciz yoluyla takip yapılabilir.(m.45/4)
4) Gemi üzerinde akdi veya kanuni rehin hakkı olan alacaklı, önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan haciz ve iflas yoluyla takip yapabilir.
2.REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİNİN TÜRLERİ
2.1.Taşınır Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamsız Takip (İİK m. 145-147)
Alacaklının, alacağına ilişkin rehin hakkını bir ilama veya ilam niteliğinde belgeye bağlamaması halinde ilamsız takip yoluyla paraya çevrilecektir. Genel haciz yoluyla takipteki ilamsız takibe oldukça benzer olan söz konusu takip talebinde; genel haciz yolundan farklı olarak rehnedilen malın ne olduğu, rehin üçüncü kişi tarafından verildiyse söz konusu kişinin isim ve adresi ve var ise sonradan tesis edilmiş rehin hakkının var olup olmadığı takip talebine yazılır.
Bu takip yolunda da alacaklının takip talebi üzerine borçluya bir ödeme emri gönderilir. Takip talebinde rehinle ilgili kayıtlara da yer verilir. Takip talebini alan icra dairesi borçluya ve varsa rehinli malın maliki üçüncü kişiye bir ödeme emri gönderir. (İİK m.146)
Ödeme emri dışında icra dairesinin varsa, rehinli mal üzerinde alacaklı dışında sonradan gelen rehin hakkı sahiplerine de durumu bir ihbarname ile bildirmesi gerekir. Bu ihbarnamenin gönderilmesinden amaç, sonradan gelen rehin hakkı sahiplerini yapılan takipten haberdar ederek haklarını korumalarını sağlamaktır.
Bunun dışında, genel haciz yolu ile takipteki prosedüre benzer bir prosedür izlenir. Ödeme emrini alan borçlu, yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Borçlu yedi gün içinde itiraz etmez ve on beş gün içinde borcu ödemezse veya itiraz etmekle birlikte itirazı alacaklı tarafından itirazın kaldırılması veya iptali yoluyla bertaraf edilirse, alacaklı rehnedilmiş olan taşınırın satılmasını 6 ay içinde isteyebilir.
Yedi gün olan itiraz süresi içinde alacaklının rehin hakkına ayrıca ve açıkça itiraz etmemiş olan borçlu, artık bu takipte rehin hakkını kabul etmiş sayılır. Borçlu sadece rehin hakkına itiraz ederse, bununla ödeme emrindeki alacağı kabul etmiş olur. Bu durumda alacaklı rehin hakkına ilişkin itirazın iptalini veya kaldırılmasını isteyebileceği gibi, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipten ve bununla itiraz edilen rehin hakkından vazgeçerek, takibin aynı dosyadan, genel haciz yolu ile devamını yani borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.
2.2.Taşınır Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamlı Takip (İİK m.150/h)
Alacak veya taşınır mal üzerindeki rehin hakkı ilâm veya ilâm niteliğinde bir belgeye bağlanmışsa (İİK m.38) alacaklı bu yola başvurabilir (m. 150h). Bu takip yolunda da alacaklı bir takip talebi doldurur. Bunun üzerine borçluya bir icra emri gönderilir. Bu icra emrini alan borçlu, yedi gün içinde borcu ödemez ve icranın geri bırakıldığına ilişkin bir karar getirmezse, alacaklı rehnedilmiş taşınırın satılmasını isteyebilir.
2.3.Taşınmaz Rehninin (İpoteğin) Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip (İİK m.148-150)
İlamlı ve ilamsız olmak üzere ikiye ayrılır. Yargıtay içtihadı birleştirme kararı gereği, ilama bağlı alacaklar ilamsız takibe konu olamayacağından alacak veya ipotek ya da her ikisi, bir ilama bağlı ise alacaklı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yoluna başvuramaz. İpotek, halen mevcut bir alacak için kurulabileceği gibi, henüz doğmamakla birlikte ileride doğması kesin ya da doğması muhtemel bulunan bir alacak için de kurulabilir. Mevcut ve belirli alacak için kurulmuş ipotekte ipotek akit tablosu (ipotek sözleşmesi) kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içeriyorsa, alacaklı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yoluna başvurabilir.
Üst sınır ipoteğinde, alacak bakımından bir üst sınır tespit edilerek teminatın kapsamı belirlenmektedir. Bununla rehin edilen alacağın tutarı değil, ipotekli taşınmazın sorumlu olduğu miktar tespit edilmiş olur. Bu durumda teminat alacağı, takip giderleri ve faiz üst sınıra kadar teminat altındadır. Üst sınırı aşan şekilde takip başlatılırsa, aşan kısmın iptali için süreye tabi olmadan şikayet yoluna başvurulabilir.
Üst sınır ipoteği kurulurken akit tablosunda üst sınır belirlendikten sonra “bu meblağa ilaveten” denilerek, ilaveler yapılamaz.
“Şikayete konu ipotek akit tablosundaki anlatımlara göre 20.000.000 lira limitli teminat ipoteğidir. Resmi senette ‘bu meblağa ilaveten’ sözleriyle “ipoteğin faiz ve giderlerle % 10 avukatlık ücretini de kapsayacağına” ilişkin kayıtlar, MK.nın 776. maddesine uygun bulunmadığından, olaya aynı Kanunun 790. maddesinin uygulanması olanağını yaratmaz. Açıklanan şu durum karşısında şikayetin kabulü gerekirken reddi isabetsizdir”. (12.HD. 6.6.1991, 14473/7396)
SORU: Ana para, takip giderleri ve faizler üst sınırı aşarsa, aşan kısım teminattan karşılanabilecek midir?
CEVAP: Medeni Kanun’un 766. maddenin ikinci cümlesine göre “Alacağın miktarı muayyen değilse, gayrimenkulün azami ne miktar için teminat teşkil edeceği , her iki tarafça tespit olunur”. Bu hüküm ana para ve takip giderleri ile faizlerin üst sınırı aşması halinde teminattan karşılanmasına olanak vermemektedir. (Pekcanitez,2000)
Alacak, üst sınır (limit) ipoteği ile temin edilmişse alacaklı ilamsız ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Çünkü üst sınır ipoteğinde, ipoteğin tesis edildiği sırada kesin şekilde belirli olan bir borç miktarı olmadığından, kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarından söz edilemez. Örneğin, bir kredi açma sözleşmesinde borçluya tanınan limit çerçevesinde borçlu borç altına girebilir ve ipoteğin kapsamı bu üst sınırla sınırlıdır. Bu durumda kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı bulunmadığından ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılabilir. Bunun dışında yukarıda belirtilen diğer iki durumda bir cari hesap çerçevesinde ipotek kurulmuşsa, ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içermediğinden yine İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe başvurulmalıdır.
Anapara ipoteği ise, belirli ve kesin olan bir borç miktarı için kurulur. Ana para ipoteğinin kapsamına asıl borç miktarı dışında, faizler ve takip masrafları da dahildir. Takip giderlerinden tebligat ve vekalet ücretleri ana alacakla aynı derecede temin edilmiştir. Gayrimenkulün satışından sonra önce paraya çevirme ve paylaştırma gibi tüm alacaklıları ilgilendiren masraflar satış bedelinden alınır (m.136, 138). Medeni Kanunun 790. maddesinde sözü edilen takip masrafları, yukarıdaki masraflar çıkarıldıktan sonra, ilgili alacaklının yapmış olduğu masraflardır. (Pekcanitez,2000)
İpotekli alacaklı takip talebinde faiz alacağını ayrıca talep etmelidir, icra memurunun bu faizleri kendiliğinden göz önünde tutması söz konusu değildir.
İpoteğe konu taşınmazın mutlaka borçlunun maliki olduğu bir taşınmaz olması gerekmez. İpotek üçüncü kişi tarafından verilmiş veya mülkiyet üçüncü kişiye geçmişse, bu kişinin de takip talebine yazılması gerekir. Böyle bir durumda asıl borçlu ile taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı vardır.
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yolunda yetkili icra dairesi bakımından;
Ø 50. madde dikkate alınmakla birlikte (HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri)
Ø taşınmazın bulunduğu yer icra dairesi de yetkilidir. (m.148).
İlamlı takipte ise, her icra dairesinden takip yapılabilir. (m.34)
2.3.a. İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamsız Takip (İİK m.148,m.149/b-150/d)
Burada da, bu yolun özellikleri saklı kalmak üzere genel haciz yolu ile takibe benzer bir prosedür izlenir.
Ayrıca ipotek edilen taşınmaz, üçüncü kişiye aitse üçüncü kişinin isim ve adresi de takip talebine yazılır. Alacaklı takip talebine ipotek akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi örneğini, bunun yanında ipotek, cari hesap veya kredi açma sözleşmesi gibi bir sözleşmenin teminatı olarak verilmişse, bu sözleşme ve bununla ilgili diğer belge ve makbuzların aslı veya makbuzların aslı veya örneklerini eklemek zorundadır.
İcra dairesi, takip talebi üzerine satış hazırlıklarına başlar. Takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdiri yaptırır. Ayrıca icra dairesi bu durumu 150/b maddesine göre kiracılara ve 150/c maddesine göre tapu idaresine bildirir ve tapu memuru bu durumu sicile şerh verir. Taşınmazı bu şerhten sonra iktisap edenlere icra veya ödeme emri ayrıca tebliğ edilmez.
İlgililer ve hukuki menfaati bulunanlar, icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. İtiraz, kıymet takdir raporunun düzenlendiği icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra hukuk mahkemesine yapılır. Kanunda düzenlenen hükümler gereğince itiraz hakkını kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğu iddiası ile sonraki aşamalarda ihalenin feshini talep edemezler.
Borçlu yedi gün içinde itiraz etmez ve otuz gün içinde borcu ödemezse veya itiraz etmekle birlikte itirazı alacaklı tarafından itirazın kaldırılması veya iptali yoluyla bertaraf edilirse, alacaklı tarafından ipotekli taşınmazın satışı istenebilir.
Alacaklı itirazın iptali davası açarsa, tamamen genel haciz yolundaki hükümler uygulanır. Alacaklı, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurursa burada bazı özel durumlara dikkat edilmesi gerekir:
İpotek, cari hesap veya kredi açma sözleşmesi gibi bir sözleşmenin teminatı olarak verilmişse, icra mahkemesi, bu sözleşme ve bununla ilgili diğer belge ve makbuzları 68. Maddedeki (itirazın kesin kaldırılması) esaslara göre inceleme yetkisine sahiptir ve birden fazla belgenin söz konusu olduğu durumlarda, belgeler zinciri burada da geçerlidir. Genel haciz yoluyla takipteki kredi kurumlarına ilişkin düzenleme olan 68/b maddesi bu takip yolunda da uygulama alanı bulur. Sözleşme veya belgeler adi belge iseler ve altındaki imzalar inkar edilirse, bu konuda icra mahkemesi 68/a maddesine göre (itirazın geçici kaldırılması) inceleme yapar.
İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki kararına karşı istinaf yoluna başvurulur ve istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü kişi takip konusu alacağın yüzde on beşi oranında teminat yatırırsa satış durur. İstinaf talebi reddedilirse, bu teminat ayrıca bir hükme gerek kalmadan alacaklıya teminat olarak ödenir.
2.3.b. İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamlı Takip
Kanunda üç ayrı şekilde düzenlenmiştir:
Ø Alacak veya İpotek Hakkı ya da Her İkisinin Bir İlam veya İlam Niteliğinde Belgede Tespit Edilmiş Olması (m.150/h)
Alacak veya ipotek hakkı bir ilâm ya da ilâm niteliğinde bir belgeye bağlanmışsa alacaklı bu yola başvurabilir. (m. 150/h)Bu takip yolunda da alacaklının takip talebi borçluya bir icra emri gönderilir. Bu icra emrini alan borçlu, yedi gün içinde borcu ödemez ve icranın geri bırakıldığına ilişkin bir karar getirmezse, alacaklı taşınmazın satılmasını isteyebilir.
Ø İpotek Akit Tablosunun Kayıtsız Şartsız Bir Para Borcu İkrarını İçermesi (m.149, m.149/a)
İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeriyorsa ve borç muaccelse, özel bir ilâmlı icra yolu öngörülmüştür (m.149-149a). Burada da alacaklı bir takip talebi doldurur; borçluya bir icra emri gönderilir. Borçlu, otuz gün içinde borcu ödemez veya aynı süre içinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılması kararı getirmezse, alacaklı ipotekli taşınmazın satılmasını isteyebilir.
İcranın geri bırakılmasına ilişkin hükümler burada da uygulanır. Ancak icra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebinin reddine ilişkin karara karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya rehinli malın maliki üçüncü kişi, takip konusu alacağın yüzde on beşi oranında teminat yatırmadığı takdirde satış dahil diğer hiçbir işlemin durdurulmasını sağlayamaz. İstinaf talebinin reddi halinde bu teminat, ayrıca mahkeme kararına gerek kalmadan alacaklıya tazminat olarak ödenir.
Ø Kredi Kurumları İle İlgili Özel Düzenleme (m.150/ı)
İpotek akit tablosu, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermese dahi, krediyi kullandıran, 150ı maddesindeki şartları ve prosedürüyerine getirerek hesap özetini, tazmin talebini veya ihtarı krediyi kullanan tarafa gönderir ve bunu da icra müdürüne ibraz ederse bu durumda da ilâmlı icra yoluna başvurulabilir. (m. 150ı)
Aşağıda uygulamaya ilişkin Yargıtay kararları yer almaktadır:
Ø “İİK. nun 150ı maddesine göre icra emri gönderilebilmesi için hesap kat ihtarının krediyi kullanan tarafa tebliğ edilmesi gerekir. Bu kat ihtarı tebliğ edilmeden sözü edilen maddedeki şartlar oluşamayacağından icra emri çıkarılması mümkün değildir. İpotek verene hesap kat ihtarının tebliğ edilmiş olması sözü edilen eksikliği ortadan kaldırmaz. İcra emrinin iptaline karar vermek gerekirken...” (12. HD. 19.10.1999, 16259/16959)
Ø “Genel kredi sözleşmesinin 44.2. maddesinde; müşteri ve kefiller kanuni ikametgahlarını değiştirdiklerinde derhal aynı şekilde bir ikametgah göstermediği ve bu yeni ikametgahı ticaret siciline tescil ettirerek bankaya noter aracılığı ile bildirmediği takdirde ilk ikametgahına yapılacak tebliğlere itirazı olamayacağını ve bu sözleşme uyarınca yapılacak tebliğlere itirazı olamayacağını ve bu sözleşme uyarınca yapılacak ihbarların noter veya postaya tevdi olunduğu tarihte kendilerine yapılmış sayılacağını kabul etmişlerdir. Aynı sözleşmenin 44.1 maddesinde de müşteri ve kefillerin isim ve imzaları yanında yazılı adresin kanuni ikametgahı olduğunu da kararlaştırmışlardır. Noterlerin, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapamayacakları; aynı Yasanın 34. maddesindeki sınırlama gereğidir.
Akit serbestisi ve yukarıda belirtilen Tebligat hükümleri ve sözleşmenin özel hükümleri karşısında genel kredi sözleşmesinde belirtilen adrese çıkan ve “taşınmıştır” şerhi ile bila tebliğ iade edilen tebligatların notere tevdi tarihinde muhataplarına tebliğ edildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda muteriz borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi ve ipotek akit tablosundaki adresine noter kanalıyla tebligat çıkarılmış, adı geçenin de yeni adresini, sözleşmenin özel hükümlerine göre alacaklı bankaya bildirdiği iddia ve ispat edilemediğinden hesap katına ilişkin tebligatlar geçerlidir” (12.HD.25.6.1998, 7140/7768)
Ø “İİK.nun 21. Maddesi hükmü saklı kalmak kaydıyla banka tarafından yapılacak her türlü tebligat İrfan Başbuğ Caddesi 10/23-Ankara adresine vuku bulduğu takdirde, tebligatın şahsıma yapılmış tebligat olacacağını şimdiden kabul ve beyan ederim” ibaresinin yazılı olmasının İİK.m.150ı’nın uygulanabilmesi için gerekli olan hesap kat ihbarnamesinin tebliği şartını ortadan kaldırmaz”(YHGKK 25.03.1999 Tarihli karar)
Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayri nakdi krediyi kullandıran kredi kurumu, krediyi kullanan borçluya ait cari hesabın kesilmesine ilişkin hesap özetinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla borçluya kredi sözleşmesinde yazılı yada ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir örneğini icra dairesine ibraz ederse, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapabilir.
Bu durumda icra müdürü 149. Madde uyarınca borçluya bir icra emri gönderir. Ancak krediyi kullanan borçlu, bu hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara veya gayri nakdi kredi nedeniyle tazminat talebine kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla ibraz etmiş olduğunu ispat ederek icra mahkemesine şikayette bulunabilir.
3. ORTAK HÜKÜMLER
Satıştan sonra gelen aşama rehnin paraya çevrilmesi yolunda taşınır ve taşınmaz ayrımına bağlı kalmaksızın ortaktır.
3.1. Rehnin Paraya Çevrilmesi ve Paraların Paylaştırılması
Kendisine satış isteme yetkisi gelen rehinli alacaklı, ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınır rehninin, iki yıl içinde taşınmaz rehninin satışını isteyebilir. (m.150e)
Süresinde satış istenmezse, takip düşer. (m.150e/3) Burada genel hacizden farklı olarak takip düşmektedir; ancak rehin baki kalır. Satış isteme süresine ilişkin genel haciz yolunda öngörülen durumlar burada da geçerlidir Rehinli malın satılmasında da genel haciz yoluyla takipteki satış prosedürü izlenir (m. 150g atfıyla m. 112-137)
Satış yapılırken burada da rüçhanlı alacakların öncelikle karşılanması gözetilecektir. Ancak, rüçhanda sadece, satış isteyen rehinli alacaklıya göre rüçhanı olan alacaklıları dikkate almak gerekir. Satış yapılırken burada da rüçhanlı alacakların öncelikle karşılanması gözetilecektir.
Satıştan sonra paraların paylaştırılması da genel haciz yolundaki gibidir (m. 151, 138, 141, 142, 144). Rehnin satış tutarı aynı derecedeki tüm rehinli alacakları ödemeye yetmezse, icra dairesi bir sıra ve pay cetveli düzenler (m. 151/II, 206/II-III). Aynı malla temin edilmiş birden fazla rehin alacaklısı arasındaki sıra TMK hükümlerine göre belirlenecektir (taşınır rehni için TMK m. 948; taşınmaz rehni için TMK m. 874).
Comments